Capitol Tadında Anadolu, kahve tutkunlarını yiyecek-içecek danışmanı Osman Serim ile Türk Kahvesinin Hikayesi etkinliğinde buluşturdu. Serim, kahvenin doğuşundan pişirilme tekniklerine birçok ilginç bilgiyi konuklarla paylaştı.
Anadolu mutfağının damak zenginliklerini dünyayla paylaşmak, kültür mirasımıza sahip çıkmak hedefiyle yola çıkan Tadında Anadolu, 28 Şubat Salı günü Capitol şubesinde kahve tutkunlarını Türk Kahvesinin Hikayesi adlı özel bir etkinlikte buluşturdu. Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği’nin kurucu üyelerinden, yiyecek-içecek danışmanı Osman Serim’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, kahvenin tarihçesinden yapılışına birçok konu ele alındı.
Kahveyle 16. yüzyılda Yemen’in fethiyle tanıştığımızı anlatan Osman Serim, “Kahve ilk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde Topkapı Sarayı’nda içildi. 1554’te İstanbul’da ilk kahvehane açılmasıyla yayılmaya başladı. Arap ülkelerinde mırra, İtalya’da espresso denilen yöntemle yapılan kahve, biz de cezve kahvesi olarak geçiyordu. Bu yöntem bize has olduğu için Türk kahvesi olarak isimlendirildi. Osmanlı’da şekerin hem pahalı hem de bulunmasının zor oluşu nedeniyle kahve, sade olarak içiliyor, yanında şeker niyetine lokum ya da incir, kayısı, üzüm gibi meyveler ikram ediliyordu” dedi.
Kahve bilinenin aksine Yemen’den değil Brezilya Rio Minas’dan geldiğini de belirten Serim, pişirme tekniklerini ilişkin ise şunları anlattı: “Lezzetli bir kahve için çekirdeklerin taze öğütülmüş olması önem taşıyor. Kahve, soğuk suyla hazırlanır ve sadece bir defa karıştırılarak kısık ateşte yaklaşık 6-7 dakikada pişirilir. Eğer su sıcak ya da ılık olursa çabuk kaynar ve kahvenin rengi, aroması, tadı suya düzgün şekilde geçmez.”