Slash Architects ve Arkizon Architects işbirliği ile Afyon’da tasarlanan 38° 30° Çiftliği, peynir üretim sürecinin tıpkı bir müze gibi sergilendiği planlaması ve ikonik ama işlevsel formu ile endüstri yapılarına yeni bir yorum getiriyor. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ın baba toprağına minnet hisleriyle hayata geçirdiği proje, bölgede kaybolmaya yüz tutmuş manda üretimini canlandırmış olmasının yanında, bir fabrika binası olarak sahip olduğu sıradışı mimariyle de dikkat çekiyor.
Slash Architects ve Arkizon Architects işbirliğiyle Afyon’un Tazlar köyünde tasarlanan ve ismini bulunduğu arsanın koordinatlarından alan 38° 30° Çiftliği, butik bir peynir fabrikası olarak çağdaş mimarisi ve sıradışı formuyla alışılmış endüstri yapılarından ayrışırken, süt ürünlerinin işlenişini ve peynir üretim sürecini ziyaretçilerine görsel ve tadımsal deneyimlerle yaşatan bir peynir tadım merkezi olarak kültürel bir değer taşıyor.
Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ın, baba toprağına olan minnet hisleriyle hayata geçirdiği proje, bölgede kaybolmaya yüz tutmuş manda üretimini canlandırırken, ikonik bir peynir tadım merkezi olarak üretim, tasarım ve sanat üçlemesini bir araya getirmeyi başarıyor.
Klasik fabrika yapısının gerektirdiği tüm işlevleri dairesel bir bantta maksimum verimle sağlayan 38° 30° Çiftliği, anıtsal formu, davetkar saçağı ve sunduğu avlulu tipoloji ile kendini bir çeşit peynir müzesine dönüştürmüş. Eliptik formu sayesinde hem iç hem dış olarak algılanabilecek bir iç avlu oluşturan, bu avluyu da ziyaretçilerinin ve personelin tüm üretimi 360° gözlemleyebileceği deneysel bir alana dönüştüren 38° 30° Çiftliği’nin iç cephesi ekran niteliğinde kurgulanarak üretim bandının dışarıdan izlenebilmesi sağlanmış.
Formun Fonksiyonla Bütünleşmesi
Slash Architects ve Arkizon Architects mimarları, dışa kapalı bir forma sahip olan fabrikanın satış biriminin de bulunduğu giriş bölümünde ziyaretçileri kucaklayıcı ve davetkar bir tavır sergilerken kullanıcıları satış birimine yönlendirmeyi amaçlamış. Sanatsal etkinliklere ve tadım davetlerine ev sahipliği yapması planlanan yeşille entegre iç avlu, yapının yaşayan çekirdeğini oluşturmuş. Böylece ziyaretçilerin peynir üretimini izleyebileceği, personelin ise konfor koşulları yüksek, keyifli bir ortamda çalışabileceği bir atmosfer elde edilmiş.
Yapının izdüşümü ile aynı dilde şekillenen ve anıtsal bir yüksekliğe sahip olan brüt beton saçak, üretim merkezinin tüm girişlerini altında toplamış. Yapının mahallerinin saçağın giriş tarafında beş buçuk metre yükseklikten başlayarak, paketleme ve soğuk depo alanlarının metreküp olarak optimizasyonu için üç buçuk metre yükseklikte sonlanması sağlanmış.
38° 30° Çiftliği, peynir üretim bandının yapının formu boyunca sıralı biçimde yerleştirilmesi ve birbiriyle ilişkili mahallerin bu kurguda en doğru şekilde yer almasıyla planlanmış. Fonksiyonlar yerleştirilirken yapının kontrollü kamusallığı ve üretim birimlerinin mahremiyet ihtiyacı dengeli bir şekilde kurgulanmış; yapının formu, malzeme seçimleri ve bir araya geliş biçimleri ile desteklenmiş. Kamusal kullanımlardan özel kullanımlara doğru geçildikçe yapının geçirgenliğinin mahremiyetle doğru orantılı olarak azalması sağlanmış. Personelin sıkça kullandığı teknik bölümlerdeki koridorun mahremiyeti ise güneş kırıcı korten latalar ile kontrol altına alınmış.
Doğanın ve Yerel Kültürün İzdüşümleri
38° 30° Çiftliği’nin doğa ile iç içe konumlandırılması; toprak tonlarındaki renk kullanımları, doğal malzeme seçimleri ve arsaya yerleşim biçimi ile güçlendirilmiş. Yeşil dokuyu ve peyzajı avlunun içine alan yapı, çalışanlarına ve ziyaretçilerine konforlu bekleme, dinlenme ve etkinlik alanları sunmayı hedeflemiş.
Malzeme tercihleri ve kullanım biçimleri yapının geçirgenlik, yarı geçirgenlik ve opak yüzeylerinin ortaya çıkmasına araç olmuş. Malzeme seçimlerinde genel olarak yerellik ve geleneksellikten referans alan 38° 30° Çiftliği’nde, detaylar ve birleşimlerde tercih edilen korten, yapının çağdaş ve endüstriyel kimliğini vurgulamış. Brüt beton, doğal taş, şeffaf cam ve korten malzemeler, birbirleriyle kurdukları ilişkilerle zengin detaylar sunarken, patlatılmış kesimi ile tercih edilen yerel andezit taşının, yapının dairesel formunun etrafında dönmesiyle mimari öğelerin birleşimlerindeki güncel tavır, yapıyı çağdaş ile modern arasında bir yerde konumlandırmış.